| |
EN SON EKLENEN FIKRALARI - 4
TEMEL VE YERLİLER
Amerikalı, İngiliz, Fransız, bir de Temel
gemiyle yolculuğa çıkarlar. Şiddetli fırtınaya yakalanan gemileri batar. 4 kafadar
kendilerini bir adaya zar zor atarlar ama ıssız zannettikleri adanın ormanından
yerliler sökün ederek etraflarını çevirirler. Her biri ayrı bir ağaca
bağlandıktan sonra reisleri öne çıkarak : "Her birinize bir istekte bulunma
hakkı vereceğim. Eğer istekte bulunanın isteğini yaparsam onun derisiyle
kanolarımızı kaplarız; yok eğer yapamazsam o kişi serbesttir." der ve eliyle
sahilde daha önceden kano olanları göstererek elemanları korkutur. İlk istek
hakkını Amerikalı'ya verir. Amerikalı biraz düşündükten sonra : "Bana bir
tane 'Big-Mac Menü'" der. İçinden de : "Ulan bu sapa adada nereden bulacak
McDonalds'ı da Big-Mac Menüyü getirecek." diye geçirerek bıyık altından
kurtulacağını düşünerekten güler. Amma velakin 5 dk. sonra reis elinde bir Big-Mac
ile karşıdan görünür. Amerikalı : "Nasıl, ama nasıl buldun? İyi ama
nereden?" diyemeden kano halinde denize indirilir. Sıra Fransız'a gelmiştir.
"Ben 30 yıllık Bonapart şarapı istiyorum" der ve hemen kurtulup evine doğru
yol aldığını hayal eder. 7-8 dk. sonra reis elinde bir şişe 30 yıllık Bonapart
şarabı ile çıkar gelir. Fransız : "Aman Tanrım! Nereden buldun Bonapart
şarabını? Hem de 30 yıllık?" demeye kalmadan aynen kano halinde denize
indirilir. Sıra İngiliz'dedir ama İngiliz terden sırılsıklam bir vaziyettedir.
Kekeleyerek : "Ben bir Rolyce Rolls araba istiyorum." der. Sonra da isteğinin
gerçekleştirilme olasılığının düşüklüğünü düşünerek gevşer ve derin bir
nefes alır. Aradan geçen 10 dk. rağmen reis ortalıkta gözükmemektedir. Geçen her
dakika İngiliz'i rahatlatırken yüzündeki gülümseme giderek yayılır, yayılır ve :
"Didiiit!". O da nesi Rolyce Rolls'u parkeden reis hızlı adımlarla kendisine
doğru yaklaşmaktadır. "Nereden temin ettin? Kullanmayı nereden öğrendin?
vs" diye soramadan cumburlop, İngiliz aynen kano halinde denizde. Derken reis
Temel'e döner. Temel geçen süre içinde 10 yaş daha ihtiyarlamış ve kanter içinde
kalmıştır. Reise yalvaran gözlerle bakarak : "Bir ön istekte bulunabilir
miyim?" diye sorar. Reis bir müddet düşündükten sonra : "Tabii, niye
olmasın? Nedir isteğin?". Temel çekinerek : "Bir çatal isteyecektim."
der. Reis adamlarına dönerek : "Verin şuna bir çatal!" diye emreder.
Çatalı alan Temel : "Alın size kano! Alın size kano!" diye bağırarak
çatalı vücudunun muhtelif yerlerine saplar!... |
KARADENİZ VE ADAM
Temel kardeşi Cemal ile açıldığı denizden
eve tek başına döner. Babası merakla : "Oğlum kardeşin nerede?" diye
sorar. Temel ise cevaben : "Birlikte balık tutayurduk. Bir dalga teknemize çarpti.
O sırada dengesi bozulan Cemal denize düştü. 'Kurtar beni!' diye bağırıyordi."
der. Babası meraktan çatlayarak sorar : "Eeeee! Ne oldi sonra? Sen ne
yaptun?". Temel gayet sakin : "Hiiiç! Hiç birşey yapmadım. Sen her zemen
söylemez misin 'Karadeniz'den adam çikmaz diye?!...'". |
TEMEL İLE DURSUN -
2
Temel ile Dursun boyacılığa başlarlar. Bir
gün bunlara bir direk boyama işi düşer. Giderler direğin yanına. Niyetleri
ölçüsünü alarak harcanacak boya miktarı ve alacakları parayı hesaplamaktır. Lakin
direk biraz uzundur. Temel dener boyu yetmez; Dursun dener ulaşamaz; Temel
Dursun'un omuzlarına çıkar olmaz; Dursun Temel'in omuzlarına çıkar yok! Derken
yoldan geçerken bunların çabalarını gören iri yarı bir adam gelir; dertlerini
öğrenir ve tuttuğu gibi direği yerinder çıkarır. Yere koyarken : "Hadi
ölçün de yerine takayım" der. Temel aptal aptal bakarak ölçüyü alarak
kaydeder. Adam direği tekrar yerine diker ve kendi yoluna gider. Temel Dursun'a dönerek
: "Ha bu uşak da çok saf! Biz boyunu ölçmeye çalışırken enini
ölçtürdü!"... |
TEMEL İLE DURSUN - 4
Temel ile Dursun Amerika'ya çalışmaya
giderler. Ararlar, tararlar ama bir iş bulamazlar. Temel : "Haçan bence iki ayrı
koldan iş ararsak daha eyi olur. Bir yıl sonra tekrar burada buluşur, bir durum
değerlendirmesi yaparız.". Dursun kabul etmiş ve ayrılmışlar. Bir yıl sonra
Temel buluşma yerine aynı kepazeliği ve sefaleti içinde gelirken Dursun Mercedes araba
ve motorsikletli eskortlarla gelir. Temel hayretten donakalır. Dursun arabadan inerek
yanına gelir. Temel hemen 'bir yılda nasıl olur da bu kadar para kazandığını'
sorar. Dursun : "Ula uşağım bu Amerikalılar çok aptal. Bir alet geliştirdim ve
Amerika'nın en işlek yerlerine koydum. Bir kutu var. 10 sent atınca bir delik
açılıyor ve oraya işiyorsun. Eh işte bir yılda bu kadar para kırabildik.".
Temel : "Bir yıl sonra tekrar burada buluşur, bir durum değerlendirmesi daha
yaparız." demiş. Dursun yine kabul etmiş ve ayrılmışlar. Bir yıl sonra Dursun
yine Mercedes araba ve motorsikletli eskortlarla gelirken Temel Mercedes araba ve Mercedes
eskortlarla gelir.. Bu kez Dursun hayretten donakalır. Dursun arabadan inerek yanına
gelir. "Temel, uşağım, bir yılda nasıl da palazlanmışsın. Bu ne ayak?"
diye sorar. Temel cevaben : "Hakkaten bu Amerikalılar salak ya. Ben de bir alet
geliştirerek her caddenin başına koydum. Bir kutu var. 10 sent atıyorsun ve açılan
deliğe işiyorsun ama 10 $ vermeden bırakmıyor!"... |
BİLİM ADAMI TEMEL
Temel bilim adamı olarak pirelerin
eğitilebilirlikleri üzerine çalışıyormuş. Aldığı bir pireyi eğiterek 'zıpla!'
komutuyla zıplamasını öğretmiş. Birgün kağıdı kalemi alarak çalışmaya
başlamış. Pirenin bir ayağını koparmış ve 'zıpla!' demiş. Pire zıplayınca not
almış : 'Bir ayağı koparılan pire zıplayabiliyor.'. Pirenin bir ayağını daha
koparmış ve 'zıpla!' demiş. Pire zıplayınca not almış : 'İki ayağı koparılan
pire zıplayabiliyor.'. Derken pirede bacak kalmamış. Temel 'zıpla!' komutunu vermiş
ama pire zıplamamış. Temel bir daha, bir daha vermiş. Bakmış olmuyor almış kalemi
eline ve yazmış : 'Tüm bacakları koparılan pireler duymuyor!'... |
TEMEL İLE DURSUN - 5
Temel ile Dursun Afrika'ya devekuşu avına
giderler. Bir vadide devekuşu sürüsü görürler. Temel Dursun'a : "Sen
arkalarından dolaş ve bu tarafa doğru kovala. Ben de gelenleri avlayayım." der.
Dursun sürünün arkasından dolaşarak kovalamaya başlar. Ürken hayvanlar kafalarını
kuma gömerler. Temel elini güneşe siper ederek bakar ve : "Allah Allah! Nereye
gitti bu kadar devekuşu?"... |
TEMEL İLE DURSUN - 6
Temel ile Dursun Amerika'ya çalışmaya
giderler. Bakarlar bir duvarda Kızılderili kafa derisi getirene kelle başına 10$ para
veriliyor. Tamam derler ve giderek gerekli teçhizatı alırlar. İz sürerek nihayet
birkaç tane Kızılderili avlarlar. Birkaç gün bu böyle devam eder. Kızılderililer
anlarlar durumu ve iki kafadarı sabaha karşı uyurlarken kıstırırlar. Temel
gürültüye uyanır. Çadırdan kafasını uzatmasıyla çekmesi bir olur. Hemen Dursun'u
dürtükleyerek : "Kalk ula kalk, zengin olduk!"... |
CASUS TEMEL
Temel uluslararası casusluk yarışmasına
ülkemizi temsilen katılmış. Verilen parolayı en uzun süre saklayan birinci
seçilecekmiş. İngiliz ajana parolayı verip işkenceye başlamışlar; 3 gün
dayanabilmiş; Fransız ajana parolayı verip işkenceye başlamışlar; 5 gün
dayanabilmiş; İtalyan ajana parolayı verip işkenceye başlamışlar; 1 hafta
dayanabilmiş. Temel'e parolayı vermişler ve işkenceye başlamışlar. 3 gün, 5 gün,
1 hafta, 1 ay derken jüri hayret etmiş : 'Temel nasıl olur da ağır işkencelere bana
mısın demiyor?'. Temel'in sırrını öğrenmek için odasına gizli kamera
yerleştirmişler. Akşam olup da Temel işkenceden gelince izlemeye başlamışlar. Temel
kafasını duvarlara vuruyormuş : "Hatırla oni! Hatırla oni!"... |
TEMEL VE PAPAĞAN
Temel evcil hayvan dükkanına girmiş. Bir
papağan ilgisini çekmiş. Dükkan sahibi Temel'in yanına gelerek : "Efendim bu
hayvan hem İngilizce, hem de Türkçe biliyor" demiş. Temel sormuş : "Peki
Lazca bilir midur?". Dükkan sahibi : "Yooo!" demiş. Temel : "Bu
burunla yazık olmuş!" demiş. |
TEMEL GENETİK MÜHENDİSİ
Temel genetik mümendisi olarak uluslararası
konferansa katılır. Kürsüye ilk olarak Japon genetikçi çıkar. : "Biz tavuk
geni ile inek genini klonladık ve öyle inekler elde ettik ki inek eti lezzetinde, tavuk
eti sağlığında.". İkinci olarak Amerikalı genetikçi gelmiş kürsüye :
"Biz kartal geni ile at genini klonladık ve öyle atlar elde ettik ki kanatları ile
uçarak istenilen yere gidebiliyorlar.". Konuşma sırası Temel'dedir : "Biz
karpuz geni ile küçük siyah böceklerin genini klonladık.". Salonda bir uğultu,
ardından birisi kalkarak sormuş : "İyi de bu ne işe yarar ki?". Temel
cevaplamış : "İşe yaramaz olur mu! Karpuzu bir kesiyorsun; ortada hiç çekirdek
kalmıyor.". |
|