| |
NASRETTIN
HOCA FIKRALARI
On akcelik pestemal
Timur bir gun yanina Hoca'yi da alarak Aksehir'in Meydan Hamamina
gider. Soyunup pestemallara sarinip sicak bolume gecerler. Gobek tasinda oturup bir yandan
sohbet ederken bir taraftan terlerler. Derken Timur Hoca'ya sorar.
-Hoca sen bir deryasin! kiymet bicmesini bilirsin. Su halimle ben kac para ederim?...
Hoca;
-On akce der.
Kendisine bu kadar az kiymet bicilmesi Timur'u kuplere bindirir.
-Bre gafil sen bana nasil on akce ettigimi soylersin bu parayi sadece pestemal yapar!
deyince
Nasreddin Hoca boynunu bukerek;
-Pestemali hesapa kattim zaten! der.
Dusunur
Nasreddin Hoca Aksehir pazarinda bir adamin basina toplanmis olan
kalabaliga yaklasir.Satici elindeki kusu satmaya calismakta ve fiyati ise cok yuksek 50
Akce, yan taraftaki tavuklar ise 5 Akce. Hoca bir turlu fiyattaki asiri farki anlayamaz ve
sorar
-Hemserim bu nasil kus 50 Akce istersin?
-Hoca efendi bu bildigin kus degildir bunun ozelligi var.
-Neymis ozelligi?
-Hocam bu kusa papagan derler ve konusur.
Hoca aniden hemen eve kosar, kumesten hindisini kaptigi gibi pazara doner. Papagan
satmakta olan adamin yanina durur ve yuksek sesle;
-Bu gordugunuz kus sadece 100 Akceye, gel, gelll!
Herkesten cok papagan satan sasar bu ise ve sorar.
-Hocam 100 Akce cok degil mi bir hindi icin?
-Sen 50 ye satiyorsun ama
-Dedim ya hocam benim kus konusur ama
-Oyleyse, benimki de dusunur!
Sunnet diyeyim de...
Nasreddin Hoca'nin evine bir gun uc molla misafirlige gelir. Ucu de
birbirinden obur seylermis. Hoca ne yemek cikarmissa silip supurmusler. O kadar ki
sahanlarda yemek bitince, bunu da "sunnettir" diye ekmekle iyice siyirirlarmis.
Bu sirada odaya Hoca'nin oglu girmis. Mollalar Hoca'yi memnun etmek icin:
-Aman ne guzel cocuk...Adi ne bunun? diye sormuslar.
Hoca:
-Adi Farzdir, demis.
Mollalar sasirip birbirlerine bakmislar:
-Bu ne bicim isim Hoca Efendi? demisler. Simdiye kadar boyle bir isim hic duymamistik.
Hoca hemen tasi gedigine koymus:
-Ya, sunnet diyeyim de onu da mi yiyesiniz?
Bizde kibir yok
Nasreddin Hoca'ya yapilan sakalar tukenip bitmezdi. Aksehir'liler
bir gun Hoca'ya takilir ve sorarlar.
-Hocam senin evliyalar katinda ulu bir kisi oldugun soylenir asli var midir?
Hoca'nin boyle bir iddiasi elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar;
-Her halde oyle olmali.
-Boyle kisiler zaman zaman mucizeler gostererek bu ozelliklerini herkese kanitlar. Hoca
madem kabullendin goster bir mucize gorelim!
Hoca;
-Pekala simdi size bir numara yapalim der karsisinda durmakta olan cinar agacina;
-Ey ulu cinar cabuk yanima gel!...
Tabii ne gelen agac var ne giden. Hoca yurumeye baslar agacin yanina varir. Aksehir'liler;
-Ne oldu Hoca agaci getiremedin, kendin oraya gittin! diye gulunce,
Hoca;
-Bizde kibir yoktur, dag yurumezse abDal yurur der.
Bize de ugrardi
Arkadaslari Hoca'ya, kati bir koca olmadigina, takilirlar:
"Hoca, karin tum zamanini komsu arkadaslariyla geciriyor!"
"Hayir dogru degil. Eger dogru olsaydi, bize de bir ara ugrardi!" diye cevaplar
Hoca.
Kim suclu?
Bir keresinde, Hoca Aksehir'de ki mahkemeye kadi tayin edilir. Bir
gun bir adam kosarak mahkemeye gelir ve Hoca'ya:
-Farzedelim iki inek mera da dovustu ve biri oldu, Hoca Efendi. Oldurenin sahibi sorumlu
tutulacakmidir?
Adamin hilekar gozlerini farkeden Hoca dikkatliydi.
-Yerine gore, der, hukum vermeden.
-Karar vermene yardimci olabilir, Hoca Efendi. Senin inek benimkini oldurdu!.
-Bu halde, genel olarak bilindigi gibi inekler hayvandir. Hayvanlara sebep
baglanmadigindan dolayi, kesinlikle sorumsuzlardir. Bu yuzden de, sahibi sorumlu
tutulamaz!
-Ozur dilerim, Hoca Efendi, dilim surctu. Benim inek seninkini oldurdu demek istemistim!
Bu haber uzerine, Hoca'nin kani beynine sicrar. Sakalini ceker, kalkar ve yeniden oturur.
-Bu ilk dusundugumden daha karmasik bir durum, der. Memurlugunun tum agirbasliligiyla
katibine doner ve ekler "yaninda ki rafta duran kara kapli kitabi ver bakayim!"
O zaman gor feryadi
Hoca esegini kaybetmis ve ariyor, bu arada da neseli bir turku
tutturmus.
Birisi kendini sormaktan alikoyamaz:
-Hoca Efendi, esegini kaybettigini herkes bilirken, turku soylemeni duymak eglenceli
gorunuyor. Oysa kaybina feryat edip aglaman beklenirdi!
-Son bir umidim, aptal mahlukun su kucuk tepenin arkasinda olabilecegidir, arkadas. Eger
degilse, bekle ve gor o zaman sen bendeki aglamayi feryadi!
Baklava
Hoca aksamleyin eve dogru yururken, baklava seven bir koyluyle
karsilasir.
-Hoca, kisa bir sure once bir adam buyuk bir tepsi baklava goturuyordu...
-Beni ilgilendirmez!
-Fakat adam tepsiyi sizin eve goturuyordu.
-O zaman seni ilgilendirmez!
Agzina ot tikamislar
Bir gun Hoca'nin bir koye gidecegi tutmus. Oyle sicak bir gunmus ki,
kus bile kanadini kimildatmiyormus. Boylesi gunde yola cikmak delilik degil de nedir!
Yorgunluk bir yandan, susuzluk bir yandan Hoca'nin imanini gevretmis, su yokusun basinda,
su inisin dibinde derken, Allah onune bir cesme cikarmis.. Hemen, oluguna sokulan tikaci
cikarip agzini dayamis ama, oyle bir akisi varmis ki, ustu basi islanmis; neye donduyse
donmus. O zaman Hoca bir lahavle cekip:
-Tevekkeli degil, boyle deli deli aktigin icindir ki, agzina ot tikamislar ya senin!
demis.
|